24 Aralık 2013 Salı

CEPHELER


 DOĞU CEPHESİ:
 
Ermeni Sorunu:
Ø                  Ermeniler Osmanlı ülkesinde rahat bir şekilde yaşıyordu. Osmanlı Devletinde bakanlık ve yargıç­lık yapan Ermeniler dahi vardı. Van, Bitlis, Diyar­bakır, Tokat ve İstanbul yoğun olarak yerleştikleri yerlerdi. Osmanlı ülkesinin her yerine istedikleri gibi yayılmışlardı.
Ø                  Fatih zamanında İstanbul’da Ermeni patrikhanesi kurulmuştur (dini liderlerine katolikos denilir.). Tanzimat döneminde Fransızlar Katoliklerin; İngi-lizler Protestanların koruyuculuğunu yaparken; Ruslar da Ortodoksların ve Ermenilerin koruyucu­luğunu yapıyordu.
Ø                  Osmanlı, Ermenilere, devlete bağlılıklarından dolayı millet-i sadıka diyordu. XIX. yüzyılda bir çok ayaklanma olurken; Ermeniler bu ayaklanma­lardan pek etkilenmemiştir. Doğu Anadolu’da karı­şıklıklar çıkararak, bu bölgeden güneye inmeyi planlayan Rusya, Ayastefanos Antlaşmasından iti-baren Ermeni meselesini gündeme getirmiştir. Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurdurarak Rusya’nın güneye inmesin önlemek isteyen İngil­tere ise Berlin Konferansında Ermeni meselesini gündeme getirdi. Böylece Ermeni meselesi İngiltere ile Rusya’nın meselesi olarak ortaya çıktı.
Ø                  Rusya ve İngiltere’nin kışkırtmaları sonucunda XIX. yüzyılın sonlarında Ermeniler arasında da milliyetçilik çalışmaları görülmeye başladı. Erme-niler teşkilatlanmak için Hınçak(1887) ve Taşnaksütyun(1890) cemiyetlerini kurdular.
Ø                  Osmanlı ülkesinde en son isyan eden azınlık olan ve hiç bir bölgede yeterli çoğunluğu olmayan Er­menilerin, Osmanlı ülkesinde isyanlar çıkararak ba-şarıya ulaşmaları mümkün değildi.
Ø                  Ermeniler XX. yüzyılın başlarında Osmanlı Ban­kasını bastılar, 1904’de Sason isyanını; 1914’de Zeytun İsyanını çıkardılar.  II. Abdülhamit’e suikast düzenlediler.
§                    Dünya Savaşı esnasında Ruslar tarafından kul­lanılan Ermeniler yıllarca birlikte yaşadıkları Türklere saldırmaktan çekinmediler. Osmanlı Dev­leti Doğu Anadolu’da Türklerle Ermeniler arasında olayların çıkmaması için Ermenileri 14 Mayıs 1915’de çıkardığı tehcir kanunu ile Suriye bölge­sine göç ettirdi.
Ø                  Brest Litovsk Antlaşması ile Rusya I. Dünya Sa­vaşından çekilince; İngilizler Batum petrol bölge­sinde etkili olabilmek  ve Osmanlı ile Rusya ara­sında tampon bölge oluşturmak için Gümrü civa­rında Ermenilere devlet kurdurdu. (28 Mayıs 1918)
Ø                  Paris Konferansında, Doğu Anadolu’da, Ermeni devletinin kurulması kabul edildi. Mondros Müta­rekesinin İngilizce metninde Doğu illerine Ermeni vilayetleri denmesi de İngilizlerin Ermenilerle ilgili düşüncesini, daha Paris Konferansından önce ortaya koyuyordu.
Ø                  17 Ocak 1919’da Kağızman, Iğdır, Şavşat, Nah-civan ve Ordubat bölgelerini içine alan Cenubigarbi Kafkas Hükümet-i Muvakkate-i Milliyesi adında bir Türk hükümeti oluştu. Bu hükümete 12 Nisan 1919’da İngilizler son vererek bölgede Ermenileri güçlendirmeye çalıştılar.
Ø                  Rus Çarlığı’nın çöküşü sonucu kurulan Gürcistan ise Ardahan, Artvin ve Batum’a yerleşmiştir.
Ø                  Doğu Anadolu’da kurulacak olan Ermeni devleti­nin mandaterliği Paris Konferansı esnasında ABD’ye verilmiştir. ABD Ermeni mandaterliğinden Aralık 1919’da oluşturulan Harbord Raporu sonu­cunda vazgeçmiştir. Bu rapor Ermenilerin Doğu Anadolu’da azınlıkta olduğunu, Türklerin mücade­leye hazır olduğunu ve ABD için Doğu Anadolu’ya yönelik olarak alınacak bir mandaterliğin zararlı olacağı belirtiyordu.
Ø                  Doğu Anadolu’daki Ermeni olaylarından dolayı Kazım Karabekir komutanı olduğu XV. kolorduyu dağıtmamıştı. Bu kolordunun varlığı Ermeniler için kısmen de olsa caydırıcı bir unsurdu. Bölge Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin çalışmaları sonucu örgütlenmişti.
Ø                  9 Haziran 1920’de Kazım Karabekir’in, TBMM tarafından, doğu cephesi komutanlığına atanması sonucunda devletin ilk cephesi oluşmuş oldu.
Ø                  28 Ekim 1920’de harekete geçen Türk ordusu karşısında tutunamayacağını anlayan Ermeniler barış isteyince, 3 Aralık 1920’de Kazım Karabekir TBMM adına Ermenilerle Gümrü Antlaşmasını imzaladı. NOT: 5 Aralık 1920’de Ermenistan Sov­yet Rusya yönetimine girdiği için Gümrü Antlaş­ması Ermeni meclisinden geçememiştir. 
                   
GÜMRÜ  ANTLAŞMASI
(3 ARALIK  1920)
Ermeniler Kars, Gümrü ve Sarıkamış’ı terk ede­cek
Aras Nehri ile Çıldır Gölü arası Türk-Ermeni sınırı olacak
Ermeniler TBMM aleyhine olan antlaşmaları tanımayacaktır.
  Ermeniler Kars civarından çekilince; Türkiye Devleti Gürcüler ile sınır komşusu oldu. Arda­han’ın bir kısmı, Artvin ve Batum Gürcülerin elin­deydi. TBMM’nin verdiği ültimatom sonucunda 23 Şubat 1921’de Gürcüler Artvin, Ardahan ve Batum’u terk etti.
 
Gümrü Antlaşmasının Önemi:
Mondros Mütarekesi ile belirlenen sınırlar ilk defa aşılmıştır.
TBMM’nin ilk askeri ve siyasi başarısı görüldü
Ermenistan TBMM’yi antlaşma imzalayarak tanı­yan ilk devlet oldu
Misak-ı Milli yönünde ilk adım atıldı
Sevr Antlaşmasına ilk darbe vuruldu
Doğu sınırının belirlenmesi yönünde ilk adım atıldı
Doğudaki güçleri batıya kaydırma imkanı oluştu
                  

GÜNEY  CEPHESİ     

1.                  Mondros Mütarekesinden sonra İngilizler 9 Kasım !918’de İskenderun’u, 17 Aralık 1918’de Antep’i, 22 Şubat 1919’da Maraş’ı ve 24 Mart 1919’da Urfa’yı işgal ettiler.
2.                  Fransızlar ise Mersin, Adana, Hatay ve Osma­niye’yi işgal ettiler.
3.                  İngilizler petrol bölgelerine karşılık Maraş (30 Ekim 1919), Urfa (30 Ekim 1919) ve Antep’i (5 Kasım 1919) Fransızlara devrettiler.
4.                  Fransızlar Suriye ve Mısır’dan getirdikleri Erme­nilere intikam alayları kurdurarak, Ermenileri böl­gedeki Türklere karşı kullandılar. Ermeniler Çuku­rova’da devlet kurmak istediklerinden dolayı Türklere karşı saldırıya geçtiler.
5.                  Batı Anadolu’da düşmana karşı seçilmiş gerilla güçleri savaş verirken; güney cephesinde kadın, çocuk, ihtiyar olmak üzere halk düşmana karşı top-yekün bir mücadeleye girmiştir. 
6.                  Sivas Kongresinde, güney cephesinin, gönderile­cek subaylarca düzenlenip halkın düşmana karşı harekete geçirilmesi planlanmıştır.
7.                  Güney cephesinde Fransızlara karşı ilk kurşunu Dörtyol’un Karakese Köyü’nde 19 Aralık 1918’de Mehmet Kara atmıştır.
8.                  Fransızlar ile Türk halkı arasında ilk ciddi çarpış­malar Sütçü İmam’ın harekete geçmesi ile Maraş’ta başlamıştır. Maraş halkı Fransızları 10 Şubat 1920’de Maraş’tan atmayı başardı.
9.                  11 Nisan 1920’de ise Urfa halkı Fransızları mem­leketlerinden atmayı başardı.
10.               Şahin Bey mücadelesi ile ünlenen Antep ise bütün gayretlerine rağmen Fransızlara teslim olmak zo­runda kaldı.
11.               TBMM daha sonradan Maraş’a kahraman; Urfa’ya şanlı; Antep’e ise gazi unvanını vermiştir.
12.               Adana’da ise mücadeleler 20 Ekim 1921’de im­zalanan Ankara Antlaşmasına kadar devam etti.
13.               NOT: 5 Ağustos 1920’de Mustafa Kemal’in de katıldığı Pozantı Kongresi düzenlenmiştir.
14.               Açıklama: Güney cephesi Ankara Antlaşması ile kapanmış ve Adana ile Antep savaş yapılmadan Fransızlardan geri alınmıştır.

                         

5 Aralık 2013 Perşembe

 BATI  CEPHESİ





 Yunanlıların Anadolu’da İlerleme Sebepleri:
Osmanlı ordusunun terhis edilmiş olması
Cephede ilk dönemde disiplin olmaması
İsyanlardan dolayı Anadolu’da birliğin geç sağ­lanması
İngilizlerin Yunanlılara yardım etmesi
Mondros Mütarekesinin taşıdığı ağır maddelerden dolayı Osmanlı Devletinin üzerine düşen sorumlu­luğu yerine getirememesi
  Paris Konferansında, Türkiye’nin mandaterliğinin hiç bir devlet tarafından alınmasını savunan Fransa; Yunanistan’ın İzmir’i terk etmesini de istiyordu.
  Dünya Müslümanlarından çekinen İngilizler İs­tanbul’u paylaşım planları içine almamıştır.
  Paris Konferansında Kürtlerin mandaterliğini İngilizler kabul etmiştir.
   Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı ilk mücadeleyi kuva-yı milliye birlikleri verdi. 1921 yılkının başla­rında oluşan düzenli ordu ise ilk savaşını Çerkez Ethem’e karşı vermek zorunda kaldı
  8-9 Temmuz 1920’de Bursa işgal edilince meclis kürsüsüne siyah bir örtü çekildi. Bu örtü 6 Eylül 1922’de kaldırılmıştır.
  Celal Bayar Galip Hoca takma adıyla kuva-yı milliye saflarında Yunanlara karşı savaşmıştır.
                   

I. İNÖNÜ  SAVAŞI
(6-10 OCAK 1921)

Sebepleri:
Önemli demir yolu hattından dolayı Yunanlılar Eskişehir’i ele geçirmek istiyordu.
Yunanlılar, yardım alabilmek için batılı devletlere güçlerini ispatlamak istiyordu
Yunanlılar Çerkez Ethem’in isyanından fayda­lanmak istiyordu.
Yunanlılar TBMM’ye Sevr Antlaşmasını kabul ettirmek istiyordu
  İsmet İnönü komutasındaki düzenli ordu Yunan­lıları durdurmayı başarmıştır.
  I. İnönü Zaferinin Önemi:
Düzenli ordu ilk zaferini kazandı
İtilaf devletleri arasında anlaşmazlık yaşandı
İsmet İnönü tuğgeneral rütbesi aldı
TBMM’nin içte ve dışta saygınlığı arttı.
Çerkez Ethem isyanı bastırıldı
Afganistan ve SSCB ile dostluk anlaşması imza­landı
İstiklal marşı kabul edildi.
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul adildi
Halkın orduya ve TBMM’ye karşı güveni arttı
Asker toplama işi kolaylaştı
İstanbul hükümeti ve TBMM Londra Konferan­sına davet edildi
                       

LONDRA KONFERANSI
(23 ŞUBAT-12 MART 1921)
Sebepleri:
Düzenli ordunun I. İnönü başarısı
İtilaflar arasında anlaşmazlık çıkması
Rusya ile TBMM’nin yaklaşmaya başlaması
TBMM’ye Sevr Antlaşmasının kabul ettirilmek istenmesi
Yunan ordusuna zaman kazandırma düşüncesi

  Konferansa İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Osmanlı Devleti ve TBMM katıldı.
  TBMM’yi hukuken tanımak istemeyen İngilizler TBMM’yi konferansa direkt olarak davet etmeyip Londra Konferansına Türkiye’den öncelikle İstan­bul hükümetini çağırmıştır. İngilizler, konferansta ikilik çıkarmak amacıyla ve TBMM’ye Sevr Ant­laşmasını kabul ettirmek için İstanbul hükümetin­den TBMM adına Mustafa Kemal’in uygun göre­ceği bir temsilci getirmesini istemiştir.
  Mustafa Kemal konferansa direkt olarak davet edilmedikçe TBMM’nin katılamayacağını bildi­rince; TBMM de İtalya aracılığı ile konferansa direkt olarak davet edildi.
  Konferansa TBMM adına Bekir Sami Bey; İstan­bul hükümeti adına ise Tevfik Paşa katıldı. Konfe­ransta Türk delegeleri arasında ikilik çıkarmak isteyen İtilaf devletleri ilk konuşma hakkını Tevfik Paşa’ya verdiler. İtilaf devletlerinin oyununu boz­mak isteyen Tevfik Paşa “ Söz milletimin asıl tem­silcilerinindir, sözün Anadolu kuruluna verilmesin rica ederim” der.
 
Mustafa Kemal Türkler Adına Konferanstan Olumlu Bir Sonuç Çıkmayacağını Biliyor; Fakat Şu Sebeplerden Dolayı Konferansa Katılımı Kabul Ediyordu:

Türklerin haklı davasını ve misak-ı millisini dün­yaya duyurmak
İşgalcilerin “Türk milleti barışa yanaşmıyor” tezini çürütmek
Yeni kurulan orduya zaman kazandırmak
TBMM’yi hukuken tanıtmak

 Konferansta işgalciler Türklere sürekli olarak Sevr Antlaşmasın kabul ettirmeye çalışmıştır. Sadece Sevr Antlaşmasında belirlenen asker sayısının bir miktar artırılabileceği söylenmiştir.
  Bekir Sami Bey Fransa, İngiltere ve İtalya ile esir mübadelesine ve ekonomiye yönelik antlaşmalar imzalamıştır. Bekir Sami Bey bu antlaşmalarda eşitlik ilkesini gözetmemiştir. İtalya ve Fransa’ya ekonomik tavizler verirken; İngilizlerle yaptığı esir mübadelesi antlaşmasına göre İngilizlerin sadece Malta’daki esirleri serbest bırakmasını; diğerlerini ise değişim dışı tutmasını kabul etmiştir. Bekir Sami Bey’in yaptığı bu antlaşmaları TBMM eşitlik ilkesine uymadığı için kabul etmediği gibi; Bekir Sami Bey’i de dışişleri bakanlığından almıştır. Bu antlaşmalar TBMM’nin antlaşma imzalanabilecek diplomatik saygınlığa ulaştığını göstermiştir.

Konferansın Önemi:
TBMM hukuken tanındı
Sevr Antlaşmasından işgalcilerin taviz verebile­ceği görüldü
İşgalciler arasıdaki görüş ayrılıkları büyüdü
Konferanstan sonuç çıkmaması Türk milletine tam zafer kazanılması gerektiğini gösterdi.
   

TÜRK-AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI
(1 MART 1921)
  TBMM ve Afganistan karşılıklı olarak birbirinin meşruluğunu tanımayı ve yardımlaşmayı kabul etti-ler.
 Önemi:İlk defa bir doğulu İslam devleti TBMM’yi ve misak-ı milliyi tanıdı.
 NOT:Afganistan 1919’a kadar İngiliz sömürgesi altındaydı.





MOSKOVA ANTLAŞMASI
 (16 MART 1921)
 
Sebepleri:
Ø                  TBMM’nin Gümrü başarısı
Ø                  İnönü Zaferi
Ø                  TBMM’nin güvenilir dost imajı vermesi
Ø                  SSCB’nin dost arayışı
Ø                  TBMM’nin İtilaf devletleri ile yaklaşıyor olması
Ø                  Boğazların açık halde oluşunun SSCB’yi kendi adına endişelendirmesi

Antlaşmanın Maddeleri:
1.                  Liman hizmetlerinden Türkiye’nin faydalanması şartıyla, Batum Gürcistan’a bırakılacaktır.
2.                  Ermeni ve Gürcüler ile yapılan antlaşmalar kabul edilecektir.
3.                  Boğazların rejimi Türkiye’nin egemenlik hakları korunmak şartıyla Kara Deniz’e sahildar devlet­lerce düzenlenecektir.
4.                  Birinin tanımadığı uluslararası antlaşmayı diğeri de tanımayacaktır.
5.                  Osmanlı Devleti ile Rus Çarlığı’nın yaptığı ant­laşmalar geçersiz sayılacaktır.
6.                  Artvin ve Ardahan TBMM’de kalacaktır.
7.                  Gerekli durumlarda karşılıklı yardımlaşılacaktır.

Antlaşmanın Önemi:
İlk defa Avrupalı bir devlet antlaşma imzalayarak TBMM’yi ve misak-ı milliyi tanıdı
Rusya Sevr Antlaşmasını geçersiz saydı
Batum’un Gürcistan’a bırakılması ile misak-ı milliden ilk taviz verildi
Rusya kapitülasyonları kaldıran ilk devlet oldu
TBMM ile SSCB arasında ilk antlaşma imzalandı
Doğu cephesinin güvenliği pekiştirildi.
TBMM diplomatik bir zafer elde etti.
İşgalci devletlere karşı denge politikası izlenebil­mesi için önemli bir koz elde edildi.
İki devlet karşılıklı olarak birbirinin rejimini ta­nıdı.
NOT: Rusya ile ilişkiler Mayıs 1920’de başlamış­tır. Haziran 1920’de ise Rusya misak-ı milliyi tanı­mıştır.
           


                





II. İNÖNÜ ZAFERİ
(23 MART-31 MART 1921)

  Sebepleri:
Londra Konferansında TBMM’nin Sevr Antlaş­masını kabul etmemesi.
Yunanlıların Eskişehir’i ele geçirmek istemesi (Eskişehir’den demir yolu geçiyordu)
Yunanlıların güçlerini Avrupalı devletlere göste­rerek, onlardan yardım almak istemesi.

 İsmet Paşa komutasındaki Türk ordusu Yunanlı­ları ikinci defa durdurmayı başarmıştır.
  Mustafa Kemal İsmet Paşa’ya çektiği telgrafta “Siz orada yalnız düşmanı değil; milletin makus talihini de yendiniz“ demiştir. 

 Zaferin Önemi:
I. İnönü Zaferinin rastlantı olmadığı görüldü
Ordunun taarruza hazır olmadığı görüldü  

NOT: 8 Nisan 1921’de ordu Aslıhanlar’da karşı taarruza geçtiyse de başarılı olamadı.

Cephenin güneyi de Refet Bele’den alınarak İsmet Paşa’nın komutasına verildi.
İtilaf bloğundaki ayrılık düşüncesi güçlendi.
   
ESKİŞEHİR-KÜTAHYA MUHAREBELERİ
(10-24 TEMMUZ 1921)

 Ordusunun daha fazla güçlenmeden imha edilmesi gerektiğine inanan Yunanlılar 10 Temmuzda tekrar harekete geçmiştir. Zaferden emin olan Yunan kralı bu savaş öncesinde İzmir’e gelmiştir.
  Yunanlılar karşısında Türk ordusu tutunamayınca;  Türk ordusunun telef olmasını önlemek isteyen Mustafa Kemal, İsmet Paşa’dan Türk ordusunu Sakarya’nın doğusuna çekmesini istedi. Yunanlılar Sakarya’nın doğusunu hem tam olarak bilmiyorlar; hem de Yunanlıların bu bölgeye ait savaş planları yoktu.
  Önemi:
Türk ordusu Kurtuluş Savaşı esnasında ilk ve tek mağlubiyetini almıştır.
Afyon, Kütahya ve Eskişehir Yunanlıların eline geçmiştir.
Mecliste tartışmalar başlamıştır.
Meclisteki bazı millet vekilleri başkentin Kay­seri’ye taşınmasını teklif etmiştir.
              

BAŞKOMUTANLIK KANUNU
(5 AĞUSTOS 1921)

  Kanunun Çıkarılmasının Sebepleri:
Olağan üstü durumdan dolayı kararların hızlı alınıp; hızlı uygulanması gerekiyordu.
  Mustafa Kemal milli iradeye olan saygısından dolayı baş komutanlık yetkisini meclisten sadece üç aylık kısa bir süre için istemiştir. Baş komutanlık yetkisi daha sonradan, Büyük Taarruz öncesinde süresiz olmak üzere (20 Temmuz 1922), iki defa uzatıldıysa da Cumhuriyetin ilanı ile sona ermiştir.
 
Önemi:
Meclis ilk defa bütün yetkilerini bir kişiye ver­miştir.
Mustafa Kemal tekrara askerlik mesleğine dön­müştür.
Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşını daha rahat idare etme imkanına kavuşmuştur.

 Baş Komutanın Yetki ve Sorumlulukları:
Meclisin tüm yetkilerini taşır.
Meclis kararı ile yetki süresi uzatılır.
Kararları kanun niteliğindedir.
Görev süresi dolmadan yargılanamaz
Açıklama:Baş komutanlık süresinin uzatılması ve süresiz hale getirilmesi; meclisin Mustafa Kemal’e güvendiğini ve Mustafa Kemal’in baş komutanlık yetkisini iyi kullandığını gösterir.
            

TEKALİF-İ MİLLİYE EMİRLERİ
(7-8 AĞUSTOS 1921)

 Kanunun Çıkarılış Sebebi:
Türk ordusunun taarruz gücüne ulaşabilmesi için Türk milleti topyekün seferber edilmek istenmiştir.

 Maddeleri:
1.                  Her ilçede bir tekalif-i milliye komisyonu kurula­caktır.
2.                  Kanunun uygulanması için İstiklal Mahkemeleri çalışacaktır
3.                  Her aile bir giyimlik elbise; bir çift çorap; bir çift çarık verecektir.
4.                  Bedeli sonradan ödenmek üzere; halk ve esnafın elinde bulunan yiyecek, giyecek gibi her türlü temel gereksinim maddeleri ve teknik araç gereçlerle ulaşım araç gereçlerinin %40’ına el konulacaktır.
5.                  Halk elinde bulunan ulaşım araçları ile her ay Milli Mücadele adına 100 kilometre taşıma yapa­caktır.
6.                  Gerekirse sahipsiz mallara el konulacaktır.
7.                  Halk elinde bulunan silah ve cephanenin tümünü teslim edecektir.

 NOT: Halktan yardımlar toplanamadan Sakarya Savaşı başlamıştır.
               

SAKARYA  MEYDAN SAVAŞI
(23 AĞUSTOS-12 EYLÜL 1921)
  Yunanlılar Ankara’ya kadar ilerleyerek savaşı kesin olarak sonuçlandırmak için harekete geçmiş­tir.
  Yüz kilometrelik bir alana yayılmış olan Türk ordusu düşman karşısında dağılma emareleri gös­terdiyse de; Mustafa Kemal’in “Hattı müdafa yok­tur. Sathı müdafaa vardır. O satıh tüm vatandır. Va-tanın her karış toprağı yurttaşın kanı ile ıslanma­dıkça terk olunamaz” sözü Türk askerinin savunma azmini artırmıştır. 10 Eylülden itibaren kendisini toparlayan Türk ordusu Yunanlıları durdurduğu gibi Sakarya Nehri’nin batısına atmayı da başar­mıştır. Ordunun taarruz gücü olmadığı için savaşa devam etmemiştir.

  İngilizler Yunanlılara Zaman Kazandırmak İçin Ateşkes Teklifinde Bulundular:
Savaş durdurulacak
İki tarafın kuvvetleri denetlenecek
Kuvvetler artırılmayacak
Askersiz ara bölge oluşturulacak
İtilaflar her iki tarafın askeri gücünü denetleyebi­lecek

 Bağımsızlık olgusu ile bağdaşmayan bu ateşkes önerisi ilke olarak kabul edildiyse de; TBMM bu ateşkesin şartlarını bütün olarak kabul etmedi.
  TBMM ateşkesin tam olarak kabul edilebilmesi için Yunanlıların Anadolu’yu terk etmesini iste­miştir. Fakat asıl amaçları Yunanlılara zaman ka­zandırmak olan işgal devletleri bu öneriyi kabul etmemiştir.

NOT: Türk ordusu, Kurtuluş Savaşında, en fazla Sakarya Savaşında şehit vermiştir.
 
NOT: Türkler ve Yunanlılar Sakarya Savaşında uçak kullanmıştır.



  Sakarya Zaferinin Önemi:
Türk ordusunun II. Viyana Bozgunundan beri de-vam eden geri çekilişi ve savunması sona erip; taarruz dönemi başladı.
İtilaf bloğu dağıldı.
İtalyanlar Anadolu’yu terk etti.
Fransa ile TBMM arasında Ankara Antlaşması imzalandı
İngiltere ile 22 Ekim 1921’de TBMM esir müba­delesi antlaşması imzaladı
Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ile TBMM arasında Kars Antlaşması imzalandı.
2 Ocak 1922’de TBMM ile Ukrayna arasında dostluk antlaşması imzalandı
İngilizler TBMM’ye ateşkes teklifinde bulundu.
Yunanlıların taarruz gücü kırıldı.
Mustafa Kemal’e gazilik ve mareşallik unvanı verildi. (19 Eylül 1921)
                      

KARS  ANTLAŞMASI
(13 EKİM 1921)
 
Ø                  Sakarya Zaferi Ermenistan, Azerbaycan ve Gür-cistan’ı Rusya’nın da teşviki ile TBMM ile ant­laşma imzalamaya yönlendirdi.
Ø                  TBMM  ile üç Sovyet cumhuriyeti arasındaki ant-laşma Türkiye’nin doğu sınırına son halini verdi. (Türkiye’nin Batum’un liman hizmetlerinden fay-dalanma hakkı da sona erdi.)
                     


ANKARA ANTLAŞMASI
(20 EKİM 1921)

 Sebepleri:

TBMM’ni Sakarya Zaferi
Fransızların Yunan zaferinden ümidini kesmesi
İngiltere’nin Almanya’ya yaklaşmaya başlaması
Türklerin her türlü bölücü harekete karşı olması ve bu tür pürüzleri gidermek için mücadeleyi göze alması

 Açıklama: Fransa ile TBMM arasında Eskişehir-Kütahya Savaşlarından önce barış görüşmeleri başlamış; fakat Türk ordusunun bu savaştaki başarı­sızlığı Fransızları ümitlendirmiş ve Fransızlar Yu­nanistan ile Türkler arasındaki mücadelenin kesin sonucunu beklemeye başlamıştır.


 Antlaşmanın İçeriği:
Fransa işgali altında bulunan Adana ve Antep’i terk edecektir.
Hatay ve İskenderun Fransa’nın mandaterliği altında bulunan Suriye’de kalacaktır.
Fransa Hatay’ın nüfusuna ve kültürüne müdahale etmeyecektir.
Fransa bölgeden çekilmek zorunda kalırsa; Hatay ve civarını Suriye’ye bırakmayacaktır.

Açıklama: Bu madde Mustafa Kemal’in ileri gö­rüşlülüğünü gösterir. Çünkü Fransa 1936’da böl­geyi terk edecek ve bölgedeki statünün yeniden belirlenmesi gerekecektir.
 
Önemi:
1.                  Güney cephesi kapanmıştır.
2.                  Misak-ı milliden taviz verilmiştir.
3.                  Dış politikada başarılı ve sözü geçer olmanın şar-tının iç politikada da başarılı olmaktan geçtiği görülmüştür.
4.                  Güney sınırı ilk haliyle çizilmiştir.
5.                  İtilaf bloğu parçalanmıştır.
6.                  Adana ve Antep kurtarıldı.
7.                  Hatay misak-ı milli sınırlarının dışında kaldı.
8.                  Güneydeki Ermeni sorunu kapandı.

    
BÜYÜK TAARRUZ (26 AĞUSTOS 1922)

  Taarruz İçin Yapılan Hazırlıklar:
Mustafa Kemal’in baş komutanlık süresi uzatıldı.
Rusya’dan ve bazı doğulu ülkelerden yardım sağlandı.
Doğu ve güney cephesinde tam güvenlik sağlandı.
İstanbul’dan silah ve cephane kaçırıldı.
Kamu oyu oluşturmak için Avrupa’ya diplomatlar gönderildi.
Fransa ve İtalya’nın bıraktığı silahlar toplandı.
Fransa ve İtalya’dan silah satın alındı.
Tekalif-i milliye emirleri uygulandı.
Ordu yoğun bir eğitime tabi tutuldu.

 Türk ordusu 26 Ağustos 1922’de taarruza geçti. 30 Ağustos 1922’de ise Dumlupınar’da Yunan ordusu ile Türk ordusu arasında Başkomutan Meydan Mu­harebesi oldu. Başkomutan Meydan Muharebesinde Türk ordusu karşısında mağlup olan Yunan ordusu batı yönünde kaçmaya başladı. Mustafa Kemal Türk ordusunun bu zaferi üzerine Yunanlıların ülkeden tamamen atılması için orduya “Ordular ilk hedefiniz Ak Denizdir ileri!” emrini verdi.
  9 Eylülde Yunanlılar İzmir’den atılırken son Yu­nan kalıntıları ise 18 Eylülde Kapıdağ Yarıma­dası’ndan atıldı.
  Türk ordusu 18 Eylülden itibaren Marmara’ya yönelince İngilizler ile karşı karşıya geldi. İngilizler bu durum karşısında TBMM’ye ateşkes teklifinde bulundular. İngilizler Türk ordusu Marmara’ya girdiği takdirde Türk ordusuna karşı savaşabileceklerini bildirdiler. SSCB kozunu İngilizlere karşı çok iyi kullanan Mustafa Kemal ise Doğu Rumeli Yu­nanlılar tarafından boşaltılmadığı takdirde Türk ordusunun savaşa devam edeceğini bildirdi. İngi­lizler Yunanlıların Doğu Rumeli’yi boşaltması şartını kabul ederek mütareke yapılmasın istediler.

  Büyük Taarruzun Önemi:
Yunanlılar Anadolu’dan atıldı.
TBMM eşit devletler konumuna geldi.
İngilizler ile Türk ordusunun savaşma ihtimali oluştu.
Mudanya Mütarekesine zemin oluştu.

MUDANYA MÜTAREKESİ

(11 EKİM 1922)

  Sebepleri:
Yunanlıların kesin olarak mağlup olması
İngiltere’nin politik yalnızlığa düşmesi.
İngiliz dominyonlarının bıkkınlık göstermesi.
Lloyd George hükümetinin sert eleştirilere maruz kalması
Mustafa Kemal’in SSCB ile yardımlaşma manev­ralarına girmesi.

 TBMM, İngiltere, Fransa, İtalya‘nın doğrudan katıldığı ve Yunanlıların Mudanya
açıklarından bir gemiden dolaylı olarak takip ettiği Mudanya Müta­rekesi görüşmeleri 3 Ekim 1922’de başladı.
 
Mütarekenin Maddeleri:
1-Yunanlılar Doğu Trakya’yı 15 gün içinde Meriç’e kadar boşaltacak; bölgede Türk yönetimi 30 gün sonra başlayacaktır.
2-İstanbul ve çevresinin yönetimi TBMM’ye bıra-kılacaktır.
3-Türk ordusu barış imzalanana kadar; Çanakkale ve Kocaeli Yarımadası’nda belirlenen çizgide dura­caktır.
4-Türkiye barış imzalanana kadar Doğu Trakya’da 8000 jandarmadan daha fazla güç bulundurmaya­caktır.
5-Boğazların durumu yapılacak olan antlaşma ile belirlenecektir.

  Mütarekenin Önemi:
Savaşın silahlı mücadele dönemi sona erip; dip­lomatik mücadele dönemi başladı.
Lloyd George hükümeti istifa etti.
İsmet Paşa diplomatik başarısını ispat etti.
Doğu Trakya savaş yapılmadan kurtarıldı.
Osmanlı yönetimi mütarekeye çağrılmamakla ve İstanbul ve çevresinin yönetimi TBMM’ye bırakıl­makla Osmanlı Devletinin hukuken sona erdiği ka-bul edilmiştir.
İngiltere TBMM’nin meşruluğunu tanıdı.


LOZAN ANTLAŞMASI

(24 TEMMUZ 1923)




                         
  Mustafa Kemal Yunanlıların İzmir’de yatığı tahri­batın görülerek Yunanistan’dan daha fazla savaş tazminatı almak ve görüşmeleri daha yakından ta-kip edebilmek için barış görüşmelerinin İzmir’de olmasını istemiştir. Görüşmelerin tarafsız bir ülkede olmasını isteyen Avrupalı devletler ise görüşmelerin İsviçre’nin Lozan kentinde olmasına karar vermiştir.
  Rauf Orbay bakanlar kurulu başkanı olduğu için görüşmelere katılmak istemiş; fakat görüşmelere Mondros Mütarekesini imzalayan bir kişinin gide­meyeceğini savunan Mustafa Kemal; barış görüş­melerine İsmet paşa’nın gitmesini uygun bulmuştur. 
  Görüşmelere TBMM baş delege olarak adına İs-met İnönü, Rıza Nur ve Hasan Saka katılmıştır.
  Mustafa Kemal TBMM delegelerinden; barış görüşmeleri esnasında kapitülasyonlar ve Ermeni meselesi hakkında taviz verilmemesini istemiştir.
  Lozan’da barış görüşmeleri 20 Kasım 1922’de başladı. Borçlar, Irak sınırı, kapitülasyonlar, Bo­ğazlar ve İstanbul’un boşaltılması meselesinden dolayı görüşmeler 4 Şubat 1923’de kesildi.
  Yahudi cemaati lideri Haim Naim Efendi’nin ara-buluculuğu sonucunda görüşmeler 23 Nisan 1923-de tekrar başlayıp, 24 Temmuz 1923’de sonuçlandı.

                 Sınırlar:

 
Doğu Sınırı: Kars Antlaşması ile belirlenen sınır ölçü alındı.
 
Irak Sınırı:Musul petrol bölgesini Türkiye’ye bırakmak istemeyen İngiltere Irak sınırının çizilme­sinde sorun çıkardı. Görüşmelerde vakit kaybedil­mek istenmediğinden dolayı, Irak sınırı meselesinin, Lozan Görüşmelerinden sonra Türkiye ile İngiltere arasındaki ikili görüşmelerle halledilmesi kararlaştırıldı.

  Açıklama: Irak sınırının çizilmesi, Lozan’da çö­züme kavuşturulamayan tek meseledir.
 
Suriye Sınırı:Ankara Antlaşması ile belirlenen sınır ölçü alındı.
 
On İki Ada:İtalya’ya bırakıldı.
 
Ege Adaları:Bozcaada ve Gökçeada dışındaki diğer adaların Yunanistan’a, silahlandırmamak şartıyla bırakılmasına karar verildi.

                Boğazlar:Boğazlar başkanlığını Türk delegenin yapacağı şekilde bir komisyon tarafından yönetilecektir. Bu komisyon milletler cemiyeti tarafından denetlenecek ve statü milletler cemiyetinin garantisinde olacaktır.Boğazlardan serbest geçiş olacak-tır. Ticaret gemilerinin geçişi serbest olacak; fakat savaş gemileri tonaja tabi tutulacaktır. Türk askeri olağan üstü durumlar hariç boğazlar bölgesinin 20 km gerisinde duracaktır.
 
Açıklama: Türkiye açısından Lozan antlaşmasının en sakat maddesi boğazlarla ilgili maddesi olmuş-tur. Bu madde adeta Türkiye’yi mağlup durumuna düşürerek egemenlik haklarını kısıtlamıştır.
 
İstanbul’un Boşaltılması: Antlaşmanın imzalanmasından 6 hafta sonra İstanbul boşaltılacaktır.
 
Açıklama:İşgalciler 2 Ekim 1923’de İstanbul’u terk etti.
  
Kapitülasyonlar ve Düyun-ı Umumiye:Kapitülasyonlar ve Düyun-ı Umumiye kaldırıldı.

 Borçlar:Osmanlı’nın en fazla Fransa’ya borcu olduğundan dolayı, borçlar en fazla Fransa ile tartı­şıldı. Borçların I. Dünya Savaşı sonucunda Os­manlı’dan ayrılan devletlerle TBMM arasında pay­laştırılarak ödenmesine ve TBMM’nin üzerine düşen borcu taksitler halinde ödemesine karar ve­rildi.
  Ermeni Meselesi: Kapandı.
 
Azınlıklar:TBMM bir daha azınlıklar bahane edilerek iç işlerine karışılmaması için bütün azınlıkları Türk vatandaşı kabul etti. İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler hariç; diğer azınlıkların ve dışarıdaki Türklerin ülkelerine dönebileceği kabul edildi.
 
Okullar:Yabancı okulları iç meselesi sayan TBMM Lozan Görüşmelerinde yabancı okulları tartışma konusu yaptırmadı.

 Savaş Tazminatı:Yunanistan Karaağaç bölgesini savaş tazminatı olarak Türkiye’ye verecektir.

 Açıklama: Bu madde Trakya’nın I. Dünya Savaşı öncesindeki sınırını değiştirmiştir.

 Patrikhane:Patrikhane İstanbul’da kalacaktır. Patrik seçimini başka devletleri iç işlerine karıştırmak istemediğinden dolayı Türkiye yapacaktır. Türkiye Ortodoks din adamlarının belirlediği üç adaydan birini patrik olarak tayin edecektir. Pat-riğin siyasal yetkileri olmayacaktır.

 Kıbrıs: İngiltere kendi toprağı saydığı Kıbrıs’ı görüşmeler esnasında tartışma konusu yaptırmadı.
 
Lozan Antlaşmasının Önemi:
Türkiye Devleti tanındı.
Osmanlı devletinin sona erdiği kabul edildi.
Türk devletinin tam bağımsızlığı kabul edildi.
Osmanlı’nın bıraktığı asırlık sorunlar kapandı.
Devrimler için ortam hazırlandı.
Sevr Antlaşması yürürlükten kalktı.
Sömürge altında yaşayan milletlere örnek oldu.

  Lozan Antlaşmasının Eleştirilen Yönleri:
Batı Trakya ve Ege Adaları’nın geri alınamaması
Patrikhanenin İstanbul’da kalması
Musul’un alınamaması
Boğazların statüsü

  Açıklama:Lozan’ı eleştirenlerin günün şartlarını bilmediği veya düşünmediği anlaşılmaktadır. Tarihçi araştırdığı olayın geçtiği dönemin şartlarını bilmek zorundadır.

  Lozan Antlaşmasının Özellikleri:
I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan antlaşmalar arsında günümüze kadar geçerliliğini koruyan tek antlaşmadır.
I. Dünya Savaşı sonucunda imzalanan en son antlaşmadır.
Yeni bir devletin kurulduğunu belgelemiştir.
23 Ağustos 1923’de II. Meclis tarafından onaylandı.
Rusya ve Bulgaristan sadece Boğazlar rejimi için katıldı.
143 maddedir



  Lozan’ı I. Dünya Savaşından Sonra İmzalanan Antlaşmalardan Ayıran Farklar:
Askeri kısıtlamalar yoktur.
Türkiye savaş tazminatı vermemiştir
Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulanmamış­tır.
Zaferi simgelemektedir.

Türkiye eşit devletler statüsündedir.